EĞİTİMCİLER ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NDE SOKAKLARA ÇIKARAK "İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ" DEDİLER

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) İzmir Şubelerine üye öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü alanlarda geçirdi.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), 24 Kasım Öğretmen Günü nedeniyle ülke genelinde “Barınamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz” diyerek iş bıraktı. Eğitim-İş İzmir Şubelerine üye eğitimciler de Konak Pier önünde bir araya gelerek “Önlük değil, özlük hakları”, “Saraylarda değil, alanlardayız”, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Köle değil, öğretmeniz biz” sloganlarıyla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü’ne yürüdü.

SGK önünde açıklama yapan Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım “Yöneticilerin riyakarca övgülerini değil, haklarımızı istiyoruz, alacağız” dedi. Yıldırım, şunları söyledi:

“YILIN 364 GÜNÜ EĞİTİMCİYE ÇİLE ÇEKTİRENLER, BUGÜNÜ VİCDAN RAHATLATMAK İÇİN KULLANACAK”

“Bugün yani Öğretmenler Günü'nde, sizlerden alacağımız her tebrik her bir güzel söz biz eğitim emekçileri için yaşam sevincidir, umudumuzdur, var olun. Buna rağmen bugün okullarımızda, bizler için düzenlenen törenlerde, sizlerin yanında olmak yerine alanlardayız; çünkü eğitimi ve eğitim emekçisinin durumunu yıllardır günden güne kötüleştiren bir yönetim anlayışı nedeniyle bugün bizim için bir gurur nişanesi olduğu kadar aynı zamanda burukluğun da günüdür. Eğitim emekçisinin haklarını kırpan, sistematik olarak onları itibarsızlaştıran, geçinemez ve yaşayamaz hale getirenler, bugün riyakarca bir tiyatro sergileyerek, bizleri ezberledikleri sözlerle övmek için sıraya girecekler. Bugün yılın 364 günü eğitime de eğitimciye de çile çektirenler, yılın bir gününü vicdan rahatlatmak, imaj tazelemek için kullanacaklar.

“OKUL ARTIK LİYAKATTEN ARINDIRILMIŞ VE SİYASALLAŞTIRILMIŞ BİR YAPI”

Eğitime dair toz pembe bir tablo çizip, eğitim emekçisine en çok kendilerinin değer verdikleri safsatalarını sıralayacaklar. Onlar size kendi elleriyle inşa ettikleri rezil gerçekleri anlatmayacaklar. Ama biz anlatacağız. Bunun için buradayız. Paki gerçek nedir? Eğitim-İş'in Öğretmenler Günü için binlerce öğretmenle görüşerek oluşturduğu güncel anketten yola çıkarak anlatalım: Öğretmenler liyakatin yok edildiği bir sistem içinde erdem mücadelesi veriyor. Öğretmenlerin yüzde 78'i çalıştığı kurumlarda görevde yükselmenin kişisel ve siyasi referanslardan, yani torpilden geçtiğini anlatıyor. Yüzde 88'i de görevde yükselme sınavlarının güvenilir olmadığından emin. Öğretmenlerin yüzde 63’ü okul yöneticileri tarafından siyasi baskı gördüğünü söylüyor. Okul artık öğretmen için liyakatten arındırılmış, siyasallaştırılmış bir yer olduğu kadar huzurun da kapısından girmediği bir yapı. Öğretmenlerin yüzde 90'ı önü alınmayan eğitimciye şiddet olayları nedeniyle kendini güvende hissetmiyor. Mesleğe ihanet kanunu olan ÖMK nedeniyle okulda çalışma barışı kalmadı diyenlerin oranı da yine yüzde 90.

“BUGÜN ‘HAKKINIZI ÖDEYEMEYİZ’ EDEBİYATI YAPAN YÖNETİCİLER GERÇEKTEN HAKKIMIZI ÖDEMİYORLAR”

Bugün bize ‘hakkınızı ödeyemeyiz’ edebiyatı yapmak için sıraya girecek olan yöneticiler, gerçekten de hakkımızı ödemiyorlar. Öğretmenlerin yüzde 95'i maaşının yetersiz olduğunu söylüyor. ‘Bu maaşla kendim ve ailem için bir gelecek hazırlayamam’ diyenlerin oranı yüzde 98. Öğretmenlerin hakları gibi umutları da çalınmış durumda; yüzde 96'sı ‘gelecekten ümitli değilim’ diyor. Öğretmenlerin yünde 96'sı düşük maaş nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığı görüşünde. Sınıfındaki her öğrenciye kendi evladı gibi yaklaşan öğretmenlerin yüzde 97'sinin bütçesi kendi çocuklarının ihtiyaçlarını gidermeye yetmiyor. Öğretmenlerin yüzde 65'i esnaf, yüzde 37'si şahıslara borçlu. Matematiğe aykırı biçimde öğretmenler için bir ay ortalama 30 gün değil, bir yıl gibi geçiyor, ay sonu bir türlü gelmiyor. Öğretmenlerin yüzde 72'si her ay borç alarak ayakta kalabiliyor. Öğretmenlerin yarısından fazlası kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyerek geçinebiliyor.

aliağa